Radius Fraktürü (Kırıkları)

Ortopedik Fizyoterapi / Radius Fraktürü (Kırıkları)

Radius fraktürü (kırıkları), ön kol kemiklerinden biri olan radiusun kırılmasıyla meydana gelir ve genellikle travma sonucu oluşur. Bu kırıklar, özellikle düşme sonucu kolu açarak yere temas (FOOSH: Fall On Outstretched Hand) mekanizmasıyla sık görülür. Bu tür yaralanmalar, sıklıkla yaşlı bireylerde osteoporoz ve gençlerde ise spor yaralanmaları sonucu gelişir.

Radius Kırıklarında Sınıflandırma

1. Distal Radius Kırıkları : En sık görülen radius kırığıdır. Görülme oranı %75 civarındadır. Kendi içerisinde 4 alt tipe ayrılmaktadır.

A. Colles Kırığı : Colles kırığı, distal radiusun ekstansiyon pozisyonunda kırılmasıyla oluşur ve genellikle dorsal angulasyon ile karakterizedir.

B. Smith Kırığı : Smith kırığı ise distal radiusun fleksiyon pozisyonunda kırılmasıdır ve bu durumda volar (ön) angulasyon görülür.

C. Barton Kırığı : Eklem içi kırıklardır, dorsal veya volar dislokasyon ile birlikte eklem yüzeyinin kırılmasıdır. Bu tür kırıklarda eklem stabilitesi bozulur.

D. Chauffeur Kırığı: Radius başının kırılmasıdır, genellikle otomobil direksiyonuna çarpan kuvvetlerden kaynaklanır.

2. Orta 1/3 diyafiz Kırığı : Orta kısmı, yani diyafiz, genellikle daha az yaygın kırıklardır ve genellikle doğrudan travmalar veya yüksek enerjili kazalar sonucu meydana gelir. Bu kırıklar bazen kompleks ve daha stabil olmayan olabilir. Genellikle travmatik ya da patolojik kaynaklıdır.

A. Transvers Kırıklar: Kırık çizgisi düz bir çizgide olup stabil olabilir.

B. Oblik Kırıklar: Kırık çizgisi eğik olup daha instabildir ve genellikle cerrahi tedavi gerektirir.

C. Spiral Kırıklar: Kırık çizgisi dönme hareketi sonucu oluşur, özellikle motorlu taşıt kazalarında görülür.

D. Komminüt Kırıklar: Kemik birkaç parçaya ayrılır. Bu tür kırıklar daha karmaşıktır ve tedavi için cerrahi müdahale gerekebilir.

3. Proksimal Radius Kırıkları (Baş ve Boyun) : Proksimal (üst) radius kırıkları genellikle baş ve boyun bölgesinde meydana gelir ve çoğunlukla dirsek eklemine yakın kısımlarda görülür. Bu tür kırıklar, çoğu zaman çocuklarda ve gençlerde sık görülür.

A. Radial Baş Kırığı: Radiusun baş kısmının kırılmasıdır, bu genellikle dirsekte ağrıya ve hareket kısıtlılığına yol açar.

B. Radial Boyun Kırığı: Radius başının hemen altındaki bölgenin kırılmasıdır ve genellikle travma sonucu oluşur.

C. Monteggia Kırığı: Radius başındaki kırık, ulna kemiğiyle birlikte görülür ve dirsek eklemi dislokasyonu ile birlikte olabilir. 

Radius Kırıklarında Tanı Yöntemleri

Radius kırığı tanısı, genellikle radyolojik inceleme ile konur. İlk olarak yapılan direkt grafiler (PA-Lateral X-ray), kırığın yeri, tipi ve dislokasyon durumunu belirlemek için kullanılır. Gerektiğinde, daha karmaşık vakalarda bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme teknikleri de kullanılır. Bu testler, özellikle intraartiküler kırıklar ve bağ-tendon yaralanmaları gibi ek hasarları tespit etmek için faydalıdır.

Radius Kırıklarında Cerrahi Yöntemler

Radius kırıklarının tedavi yaklaşımı, kırığın türüne ve yerleşimine göre değişir. Konservatif tedavi, kırığın stabil olduğu durumlarda, kapalı redüksiyon ve alçı immobilizasyonu gibi non-invaziv yöntemlerle yapılır. Ancak açık redüksiyon ve internal fiksasyon (ORIF) gibi cerrahi müdahaleler, daha karmaşık ve instabil kırıklarda tercih edilir. Özellikle eksternal fiksasyon ve radial baş protezi gibi yöntemler, komplike vakalarda kullanılır. Tedavi sürecinde, nörovasküler durum da göz önünde bulundurularak, hastanın sinir ve damar fonksiyonları sürekli izlenir.

Radius Kırıklarında Fizyoterapi ve Rehabilitasyon

Fizyoterapi, radius kırıkları sonrası iyileşme sürecinde çok önemli bir rol oynar. Rehabilitasyon, hastanın fonksiyonel bağımsızlığını geri kazanmasına yardımcı olur. İlk aşamada, kırık bölgesinin immobilizasyon dönemi sürecinde ağrı ve ödemin kontrol altına alınması hedeflenir. Egzersizler, çevre eklemler için hareket açıklığını (ROM) korumaya yönelik olmalıdır. Aktif ve izometrik egzersizler, kas atrofisini engellemek ve fonksiyonel iyileşmeyi hızlandırmak için uygulanır. Bu dönemde ayrıca, soğuk uygulama ve elevasyon gibi teknikler, şişliği azaltmaya yönelik kullanılır.

1. İmmobilizasyon Dönemi (0 - 4/6 Hafta) : Bu dönemde amaç ödem ve ağrıyı azaltmak ve eklem sertliğini önlemek üzerinedir. Parmak, dirsek, omuz için aktif egzersizler, izometrik egzersizler ve elevasyondan oluşur.

2. Mobilizasyon ve Güçlendirme Dönemi (4-6. Hafta Sonrası) : Mobilizasyon dönemi (yaklaşık 4–6 hafta sonrası), hastanın hareket açıklığını artırmak ve kas kuvvetini geri kazandırmak için önemli bir aşamadır. Aktif ve pasif el bileği egzersizleri, supinasyon ve pronasyon hareketleri ve yumuşak doku masajı , propriyoseptif egzersizler gibi yöntemler kullanılarak, eklem sertliği ve kas zayıflığı önlenir. Ayrıca, dirençli egzersizler (theraband, el yayları) ile güç artırılmaya çalışılır.

3. İleri Aşamalı Fonksiyonel Rehabilitasyon (12. Hafta sonrası) : İleri rehabilitasyon aşamasında, hastanın fonksiyonel becerilerini geri kazanması hedeflenir. Propriyoseptif egzersizler ile denge ve koordinasyon becerileri güçlendirilir. El bileği güçlendirme ve el kavrama egzersizleri, günlük yaşam aktiviteleri (yazı yazma, yemek yeme gibi) için gereklidir. Ayrıca, hastanın spor aktivitelerine veya işine geri dönüşü için özel programlar uygulanır.

Komplikasyonlar ve Fizyoterapistlerin Rolü

Radius kırığı sonrası ortaya çıkabilecek komplikasyonlar arasında eklem sertliği, Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu (CRPS), sinir hasarları ve kas atrofisi yer alır. Fizyoterapist, bu komplikasyonları önlemek ve tedavi etmek için mobilizasyon teknikleri, ağrı yönetimi yöntemleri ve kas kuvvetlendirme programları uygular. Ayrıca, sinir kaydırma egzersizleri ve duyusal eğitim ile sinirle ilgili sorunlar ele alınır.

Sonuç 

Radius kırıkları, genellikle uzun süreli bir iyileşme süreci gerektiren yaralanmalardır ve doğru tedavi ile komplikasyonlar önlenebilir. Fizyoterapi, hastaların kırık sonrası fonksiyonlarını geri kazanmasını sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Özelleştirilmiş egzersiz programları ve tedavi yaklaşımları, hastaların hızlı bir şekilde iyileşmesini ve günlük yaşamlarına dönebilmesini sağlar. Bu süreçte fizyoterapistlerin rehberliği, en iyi sonuçları elde etmek için gereklidir.

Derleyen

Fzt. Ergin Sağlam