Parapleji
Parapleji
Parapleji, vücudun alt kısmındaki (bacaklar ve pelvis) kas fonksiyonlarının kaybına yol açan bir omurilik felci türüdür. Bu durum, genellikle omuriliğin torakal, lomber veya sakral bölgelerindeki travmatik veya non-travmatik yaralanmalardan kaynaklanır. Parapleji, sadece motor işlevleri değil, aynı zamanda duyu, otonom sinir sistemi fonksiyonlarını ve bazen solunum gibi hayati sistemleri de etkileyebilir. Paraplejinin tedavi edilmesi, genellikle fizyoterapi ve rehabilitasyon süreçleri ile hastanın fonksiyonel bağımsızlığını ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar.
Paraplejide Omurilik Seviyeleri
A. Torakal (T1-T12): Bacaklar ve pelvis bölgesindeki motor ve duyusal fonksiyonlar kaybolur. Torakal seviyede yaralanmalar, üst vücut fonksiyonlarını (kollar, eller) etkilemez.
B. Lomber (L1-L5): Bacakların motor işlevleri kaybolur, ancak bazen bu hastalar, pelvik bölgeyi ve bacakları kısmi olarak hareket ettirebilirler. Lomber seviyede mesane ve bağırsak kontrolü de etkilenebilir.
C. Sakral (S1-S5): Bu seviyedeki yaralanmalar, bacaklar üzerinde felç oluşturur ancak bazı pelvik fonksiyonlar (örneğin, cinsel fonksiyonlar) daha az etkilenebilir.
Parapleji Sebepleri
A. Travmatik Yaralanmalar : Trafik kazaları, spor yaralanmaları, şiddetli darbeler, düşmeler.
B. Non - Travmatik Sebepler : Enfeksiyonlar, tümörler, iskemik hasarlar, arteriyovenöz malformasyonlar (AVM)
Parapleji Patofizyolojisi
Parapleji patofizyolojisi, omuriliğin belirli seviyelerindeki nöronal ve miyelinal hasarlardan kaynaklanır. Bu hasar, genellikle motor ve duyusal sinyallerin beyninden vücuda ulaşmasını engeller.
A. Motor Fonksiyon Kaybı: Omurilikteki sinir hücrelerinin hasar görmesi, vücudun bacaklar gibi alt bölgelerine yönelik motor sinyallerin iletilmesini engeller.
B. Duyu Kaybı: Parapleji, etkilenen bölgelerdeki duyu fonksiyonlarını kaybettirir. Bu, hastanın bacaklarında ısı, dokunma, basınç ve ağrı gibi duyusal algılamayı kaybetmesine yol açar.
C. Otonom Sinir Sistemi Disfonksiyonu: Omurilik yaralanmaları, otonom sinir sisteminin düzenlediği vücut fonksiyonlarını da etkileyebilir. Mesane, bağırsak ve cinsel fonksiyonlar bozulabilir. Ayrıca, kan basıncı, vücut ısısının düzenlenmesi ve terleme gibi otomatik fonksiyonlar etkilenebilir.
D. Spastisite: Paraplejili hastalarda sıkça görülen bir durumdur. Omurilikteki hasar nedeniyle kaslar, istemsiz olarak sürekli kasılma eğilimine girer. Bu durum, kasların sertleşmesine ve hareketlerin kısıtlanmasına yol açabilir.
Paraplejide Fizyoterapi ve Rehabilitasyon
Fizyoterapi, parapleji tedavisinin önemli bir parçasıdır ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmeyi amaçlar. Fizyoterapinin temel hedefleri, kasları güçlendirmek, fonksiyonel bağımsızlığı artırmak ve hastanın mobilizasyonunu sağlamaktır.
A. Aktif ve Pasif Hareketler : Paraplejili hastalar, kas atrofisini önlemek için pasif egzersizler ile başlarlar. Erken dönemde, fizyoterapistler hastanın kaslarını manuel olarak hareket ettirir. Daha sonra, aktif hareketler eklenir; bu, hastanın kas gücünü artırmaya ve fonksiyonel becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmaları içerir.
B. Eklem Hareketliliği ve Kontraktür Önleme : Eklemlerin sertleşmesini engellemek için düzenli esneme ve mobilizasyon yapılır. Fizyoterapistler, bacaklar, dizler, ayak bilekleri ve kalçalar için hareketliliği artırmaya yönelik egzersizler uygular.
C. Spastisiteyi Yönetme : Spastisite, parapleji hastalarında yaygın bir sorundur. Bu durumu yönetmek için fizyoterapistler, kasları gevşetmeye yönelik egzersizler, ısı tedavileri ve kas gevşetici teknikler kullanabilirler.
D. Denge ve Koordinasyon Eğitimi : Fizyoterapistler, parapleji hastalarının denge becerilerini geliştirmek için denge tahtaları, ağırlık taşıma egzersizleri ve stabilite egzersizleri uygularlar. Bu, hastanın vücudunun pozisyonunu algılamasını ve güvenli bir şekilde oturmasını sağlar.
E. Yürüyüş Eğitimi (Yürüyüş Yardımcıları Kullanılarak) : Eğer hastanın bacaklarında kısmi hareket kabiliyeti varsa, biyonik cihazlar veya robotik destekli yürüyüş terapisi gibi teknolojilerle, hastalar doğru şekilde yürüme hareketleri öğrenebilirler.
F. Solunum Desteği : Torakal seviyede omurilik yaralanmaları, solunum kaslarını etkileyebilir. Fizyoterapistler, solunum fonksiyonlarını desteklemek için solunum egzersizleri ve akciğer genişletme teknikleri uygularlar.
G. Mesane ve Bağırsak Eğitimi : Parapleji hastaları için mesane ve bağırsak kontrolünü sağlamak amacıyla fizyoterapistler, pelvik taban kaslarını güçlendirmeye yönelik egzersizler verebilir. Bu egzersizler, idrar ve dışkı kontrolünün iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Yardımcı Cihazlar ve Teknolojiler
A. Tekerlekli Sandalyeler ve Hareketlilik Cihazları: Elektrikli tekerlekli sandalyeler, hastaların dışarıda hareket etmelerine ve günlük aktivitelerini yapmalarına yardımcı olur.
B. Robotik Yürüyüş Cihazları ve Biyonik Protezler: Bu cihazlar, hastaların yürüyüş becerilerini yeniden kazanmasına yardımcı olabilir.
C. Funkcional Elektrik Stimülasyonu (FES): FES, kasları elektriksel uyarılarla harekete geçirerek kas atrofisini engeller ve bacaklarda kısmi hareket kabiliyeti kazandırabilir.
Sonuç
Parapleji, genellikle omurilik yaralanmaları sonucu gelişen kalıcı bir durumdur. Fizyoterapi, parapleji hastalarının motor fonksiyonlarını iyileştirmeyi, kas gücünü artırmayı, postür ve dengeyi düzeltmeyi, spastisiteyi yönetmeyi ve bağımsızlıklarını artırmayı amaçlar. Erken müdahale ve multidisipliner bir yaklaşım, parapleji hastalarının yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilir.